6 Aralık 2009 Pazar

Yüzleşmek




Aynada kendi yansımam ile göz göze gelmekten korktuğum için, sabahları yüzümü yıkamayı bırakalı çok uzun zaman olmuştu. Çapak tutmuş gözlerimin, gerçekliği bana farklı aksettirmesinden zevk alır olmuştum. Farkında olma durumunun omuzlarıma ağır geldiğinin bilincindeydim. Günbegün, kendimi kendi içime kapatıp , dışarı ile bağlarımı azaltmanın benim için en iyisi olduğuna dair inancım sağlamlaşmıştı. Ruhum bedenime prangalanmış da, hareketlerimde mahkumluk eğilimleri bana egemen olmuş gibiydi. Kendimi gerçeklikten sakınmaya çalışırken dış dünyayla arama duvar örmek; dibi giderek derinleşirken ağzı semaya varan bir su kuyusunun kuytusuna düşmekten farksızdı. Geçmişte, deneyimsiz ve nispeten cahil olduğum zamanlardaki neşemin beni neden terk ettiğini düşünmeye başladım...

İnancımı kaybetmek; sanırım, beyin fırtınalarımın hasar raporlarının hepsinin ortak noktasıydı. Bu hale nasıl geldiğimi sorgularken, dönüştüğüm şeyi bana anlatan yegane betimlemeydi bu iki kelime. Bu iki kelime , sürecin sonunda gelinen yerdi. Süreç; sıfır noktasından, huzura ulaşan yoldu. Ve ben bu süreci asla mutlu sona erdiremedim.

Masumdum yola çıktığımda. Büyük hayallerim , iyi niyetlerim , heyecanlarım ve beklentilerim vardı. Duygulanırdım. Ruhum , kalbim ve bedenim uyum içindeydi , çocuktum.

.....


( Devamı gelecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder