17 Ekim 2012 Çarşamba

Ben Adam Olmak İstemedim


Ne güzeldi, gölün etrafını tavaf ederek içilecek en güzel manzaralı mevkiyi aramak. Kimi yerleri sadece canın istedi diye elemek , kimi yerlere ulaşmak için de onlarca kilometre yol yapmak. Ve sarf edilen onca emekten sonra keşfedilen kusursuz manzarada, şişenin ağzından buz gibi içkiyi yudumlamak.. Ardından fütursuz esen rüzgara , gökte uçan kırlangıca , yeşillenen ekinlere , dağa bayıra karşı bağırmak: ''Bizdeki keyif padişahta yok ulan!''. 


Ben hiç adam olmak istemedim ki..

Ne güzeldi, ''gidelim mi?'' diye sorulduğunda, ''olur'' cevabını vermek. Sonra nehrin kıvrıldığı yere ulaşıp, o balkondan manzaraya bakmak. Şehrin mavi ışıklarının nehrin minik dalgalarına vurmasını izlemek, arada sırada sudan yukarıya sıçrayan balıkları görmek çıplak gözle.. Pantolonun paçalarını dizin altına kadar katlayıp, ayakları suya sokmak, ve o anda cigaradan derin bir nefes çekmek.. Ardından akan suya, yağan yağmura, nehirdeki sazana, hatta ve hatta Hilton'a karşı bağırmak:''Bizdeki keyif padişahta yok ulan!''.

Ben hiç adam olmak istemedim ki..

Bazı gecelerde, donanımlı sohbetlerde, tedarik sıkıntısı çekmeden kahkaha atmak ne güzeldi. Gözlerimizden yaşlar akardı bazen, ve bilirdik, hepimiz şaka kaldırırdık. 

Komün bir topluluğun tapusuz aitlikleriydi paylaştıklarımız, zaten sonra da kapitalizmi kabul ettik.

Tamam da, ben hiç adam olmak istemedim ki..

Aklımdakini yaşadım, hissettiğimi söyledim. Asla, ''Şöyle yaparsam eğer, toplum beni sahiplenir ve yükseltir.'' diye düşünmedim. Çünkü, üzülerek söylüyorum, birçoğunuz çok korkaksınız. Yaşamak istediklerini yaşayabilecek özgürlükte, düşünceyi sahibine bildirecek olgunlukta, baskı olmaksızın giyecek, baskı olmadan içecek inisiyatifte, yanınızda erkeğiniz olmadan karar verebilecek yeterlilikte, en önemlisi, kendiniz olabilecek kudrette değilsiniz. 

İşin ilginç yanı ise, sizin kabul görüyor olmanız.

O yüzden, buyurun, siz adam olun, kabul görün, yükselin.. Dünya üzerinde yaşanan milyonlarca hayattan bir tanesini yaşayın. Kör olun, sağır olun, birbirinizi ağırlayın.

Ben, içlerine, mavi yakamozlu nehirlerin döküldüğü, üzerilerinden, evrensel rüzgarların estiği, sahillerinde, dostların en derin muhabbetlere girdiği göllerin etrafındaki kafalardayım.

Siz adam olun. Ben hiç adam olmak istemedim ki..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder